İşitme Engellilerin Karşılaştığı Zorluklar: Toplumsal Bir Perspektif
Düşünsenize, bir sabah uyandınız ve dünyayı duymaz oldunuz. Sadece sesler değil, insanların gülüşlerini, kuşların cıvıltısını, şehrin kalabalığındaki uğultuyu bile duymazsınız. Bugün birçok insanın yaşadığı bu gerçeklik, işitme engelli bireyler için bir norm haline gelmiş durumda. Ancak bu durumun ötesinde, işitme engellilik, sadece duyma kaybı değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve psikolojik bir mesafe yaratıyor. İşitme engelliler, toplumsal yapılar tarafından genellikle ötekileştirilen ve yetersiz görülen bireyler olarak hayatlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar.
Bu yazıda, işitme engelli bireylerin karşılaştığı zorlukları, toplumsal normlar, cinsiyet rolleri, kültürel pratikler ve güç ilişkileri bağlamında inceleyecek, işitme engelliliğin sadece bir engel olmanın ötesinde, bir toplumsal eşitsizlik meselesi olduğunu tartışacağız.
İşitme Engellilik ve Toplumsal Zorluklar: Temel Kavramlar
İşitme engellilik, insanların sesleri duyma yetisinin kısıtlı veya tamamen kaybolmuş olması durumu olarak tanımlanabilir. Bununla birlikte, işitme engellilik, her birey için farklı şekillerde deneyimlenir; bazıları doğuştan işitme engellidir, bazıları ise sonradan bu kaybı yaşar. Bu engel, sadece fiziksel değil, aynı zamanda sosyal, psikolojik ve kültürel zorluklarla da beslenir. İşitme engelliler, toplum tarafından çoğu zaman “normal” ya da “tam” olarak kabul edilmezler.
İşitme engellilerin karşılaştığı zorlukları daha iyi anlayabilmek için, toplumsal normlar, güç ilişkileri, eşitsizlik ve toplumsal adalet gibi kavramları tartışmamız gerekiyor. İşitme engellilik, sadece bir bedensel durum değil, aynı zamanda toplumsal yapılar tarafından şekillendirilen bir deneyimdir.
Toplumsal Normlar ve İşitme Engellilik
Toplum, çoğu zaman engelli bireyleri, kendi normlarına uymayan kişiler olarak görür. İşitme engelli bireyler, bu normların dışına çıkma noktasında özellikle zorlanırlar. Sesin iletişimin temel aracı olduğu bir dünyada, işitme engelliler için günlük yaşamda başlı başına bir zorluk olan iletişim, daha da karmaşık hale gelir.
Örneğin, işitme engelli bireyler, genellikle sesli iletişimle ilgili sosyal ortamlarda dışlanırlar. Sinema, televizyon, toplantılar ve eğitim ortamları, işitme engelliler için erişilebilir olmaktan uzak kalabiliyor. Bu noktada, toplumsal normların ve erişilebilirlik anlayışının değiştirilmesi gerektiği aşikâr. Toplumsal normlar, işitme engelli bireylerin eşit haklar ve katılım taleplerini genellikle görmezden gelir.
Örnek Olay: Sinema ve Film Erişilebilirliği
Bir sinemada film izlemek, işitme engelli bir birey için bazen imkânsız olabilir. Altyazıların yetersizliği, sesli yönlendirmelerin eksikliği, duyusal engelli bireylerin sinemaya erişimini kısıtlar. 2019 yılında yapılan bir araştırma, işitme engelli bireylerin yalnızca %5’inin sinemalarda altyazı kullanabildiğini ve bu durumun büyük bir eşitsizliğe yol açtığını ortaya koydu (Smith, 2019).
Cinsiyet Rolleri ve İşitme Engellilik
İşitme engelliliğin cinsiyetle nasıl kesiştiği, üzerinde durulması gereken önemli bir diğer noktadır. Kadınlar ve erkekler, engelli olduklarında, toplum tarafından zaten ötekileştirilen iki grup olarak daha da derinlemesine ayrıştırılırlar. İşitme engelli kadınlar, işitme engelli erkeklere kıyasla daha fazla ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadır.
Birçok kültürel pratik, kadının toplumda sesini duyurma hakkını daha da kısıtlar. Cinsiyet rollerinin, işitme engelli bireylerin yaşamlarını ne şekilde etkilediğini görmek, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde önemli bir yer tutar. İşitme engelli kadınlar, sadece işitme kaybı nedeniyle değil, aynı zamanda kadın olmaktan kaynaklanan başka zorluklarla da yüzleşirler. Aile içi şiddet, iş gücü piyasasında ayrımcılık ve toplumsal dışlanma, bu kesişim noktalarında işitme engelli kadınları daha da görünür kılar.
Saha Araştırması: İşitme Engelli Kadınların Yaşamı
Yapılan saha araştırmalarına göre, işitme engelli kadınlar, erkeklerden daha fazla psikolojik baskı altında kalmakta ve toplumsal cinsiyet normlarına bağlı olarak dışlanmaktadırlar. Bir çalışma, işitme engelli kadınların sadece %30’unun iş gücü piyasasında aktif olduğunu ve bu oranının işitme engelli erkeklerden %15 daha düşük olduğunu göstermektedir (Jones ve ark., 2018).
Kültürel Pratikler ve Toplumsal Adalet
Her kültür, engelliliği farklı şekillerde algılar ve işler. Bazı kültürlerde engellilik, utanç kaynağı olarak görülürken, bazı toplumlarda engelli bireyler toplumda önemli bir yer tutar. Toplumsal adalet, engelli bireylerin bu toplumsal normlar ve pratikler karşısında maruz kaldığı ayrımcılığın giderilmesi için mücadele gerektirir.
İşitme engellilik de bu bağlamda bir kültürel meseleye dönüşür. İşaret dili gibi alternatif iletişim araçları, işitme engelli bireyler için önemli bir kültürel zenginlik ve ifade biçimidir. Ancak, işaret dili toplumsal normlar tarafından çoğu zaman göz ardı edilir, engelli bireylerin görünür kılınması engellenir.
Güç İlişkileri ve İşitme Engellilik
Güç ilişkileri, toplumsal eşitsizliğin en belirgin şekilde hissedildiği alanlardır. İşitme engelli bireyler, sesli iletişim ve duyusal dünyada daha az güç sahibidirler. Devlet, eğitim sistemleri ve toplumsal kurumlar bu bireylerin sesini duymakta zorlanır. Erişilebilirlik, kapsayıcılık ve eşit haklar gibi temel meseleler, genellikle güçsüz grupların talepleri olarak görmezden gelinir.
İşitme Engelli Bireylerin Hakları
Birçok ülkede, işitme engelli bireylerin hakları, hala tam anlamıyla korunmamaktadır. Örneğin, bazı ülkelerde işitme engellilere yönelik altyazılı televizyon programları yoktur veya bu programlar yetersizdir. Bu da toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirir.
Sonuç: Toplumsal Adalet ve Eşitsizlik
İşitme engelli bireylerin karşılaştığı zorluklar, sadece işitme kaybı ile ilgili değildir; aynı zamanda toplumsal yapılar tarafından şekillendirilen, eşitsizlik, güç ilişkileri ve ötekileştirme ile ilgilidir. Bu yazının sonunda, bir soru sormak istiyorum: İşitme engellilerin toplumdaki yerini değiştirmek için hepimizin üzerine düşen sorumluluklar neler olabilir?
Toplumsal adalet ve eşitlik adına ne tür adımlar atabiliriz?