Bipolarlık Testi Nasıl Yapılır? Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adalet Açısından Bir Bakış
İstanbul’da, her gün sabah işe gitmek için otobüse binerken, insanların birbirlerine nasıl davrandıklarını gözlemliyorum. Kimisi telaşla işine yetişmeye çalışırken, kimisi de tüm günün yorgunluğuyla sessizce pencereden dışarı bakıyor. Ama her gün aynı yüzleri görmek, farklı grupların yaşadığı zorlukları anlamamı sağladı. Birçok kişi, özellikle ruhsal sağlık problemleri konusunda hala doğru bilgiye ulaşamıyor ve toplumsal normlar bu durumu daha da zorlaştırıyor. Son zamanlarda dikkatimi çeken bir konu, bipolar bozuklukla ilgili testler ve bu testlere yaklaşım oldu. Birçok insan için bipolar bozukluk, toplumda hala yeterince anlaşılmıyor ve bu durum, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden de önemli bir konu haline geliyor.
Bipolarlık Testi: Nedir ve Nasıl Yapılır?
Bipolar bozukluk, manik dönemler ve depresif dönemlerin bir arada görüldüğü bir ruhsal hastalıktır. Çoğu zaman, insanlar bipolar bozukluğu sadece duygusal dalgalanmalardan ibaret sanabilirler. Oysa bu bozukluk, doğru tedavi edilmediği takdirde bireyin hayatını ciddi şekilde etkileyebilir. Bipolar bozukluk testi genellikle bir psikiyatristin değerlendirmesiyle yapılır. Bu testte, kişinin ruh hali, davranışları ve yaşam tarzı gözlemlenir. Ancak testin doğruluğu, kişinin toplumda nasıl algılandığına ve sosyal normlara ne kadar uygun davrandığına da bağlıdır.
Birçok toplumda, ruhsal hastalıklar hala tabu olabiliyor. Özellikle erkeklerin duygusal zorluklarını dile getirmeleri, ya da kadınların ruhsal sağlık problemleri yaşadıklarında toplum tarafından “hassas” olarak etiketlenmeleri çok yaygın. Bu, testlerin ve tedavi süreçlerinin bazen yanıltıcı olmasına yol açabiliyor.
Toplumsal Cinsiyet ve Bipolar Bozukluk
Bipolar bozukluğun teşhisi, toplumsal cinsiyet rollerine göre değişiklik gösterebilir. İstanbul’da günlük hayatımda, sokakta ya da toplu taşımada, kadınların daha duygusal oldukları yönündeki toplumsal beklentilerin bazen bu tür testlere nasıl yansıdığını fark ediyorum. Kadınlar, duygusal olarak daha hassas, daha kırılgan kabul ediliyor. Bu, bipolar bozukluğa sahip bir kadının semptomlarının genellikle daha erken fark edilmesine yol açarken, bir erkeğin benzer semptomları gösterdiğinde bu, “sadece stres” olarak geçiştirilebiliyor. Halbuki erkeklerde bipolar bozukluğun daha geç yaşlarda fark edilmesi, genellikle tanı almayı zorlaştırıyor.
Bir gün, otobüste yanımda oturan bir kadının, “Bipolar hastalığı olduğunu nasıl öğrendim?” diye telefonla bir arkadaşına anlatırken dinledim. Yavaşça, korkularını ve toplumun kadına dair beklentilerini birleştirerek yaşadığı zorlukları dile getiriyordu. Onun bu açıklaması, toplumsal cinsiyetin ruh sağlığına etkilerini tekrar düşündürdü bana. Kadınlar, toplumda genellikle duygu ve hislerine göre etiketleniyorlar, bu da bipolar bozukluğun tanınmasını zorlaştırıyor.
Çeşitlilik ve Bipolar Bozukluk Testleri
Toplumun çeşitliliği, bipolar bozukluk testlerine nasıl yaklaşılacağını etkileyen bir diğer önemli faktör. Farklı etnik kökenlerden ve sosyoekonomik sınıflardan gelen bireyler, bu tür sağlık testlerine aynı şekilde yaklaşmıyor. Örneğin, İstanbul’un çeşitli semtlerinde çalıştığım gönüllü projelerde, farklı etnik kimliklere sahip bireylerin psikolojik destek alma ve test yaptırma konusunda daha fazla çekinceleri olduğunu gözlemledim. Özellikle düşük gelirli ve kırsal bölgelerden gelen insanlar, genellikle ruhsal bozuklukları “zayıflık” olarak kabul ediyor ve yardım almak konusunda isteksiz oluyorlar. Ayrıca, bu grup için bipolar bozukluk gibi bir hastalık tanısı almak, toplumda dışlanmaya yol açabilir.
Bir arkadaşım, birkaç yıl önce İstanbul’a taşındığında depresyon ve anksiyete bozukluğu hakkında terapi almayı denemişti. Ancak, etnik kimliği nedeniyle sosyal çevresinde kendisini izole hissedip, bipolar bozukluk gibi konulara girmeye çekinmişti. O günden sonra ruhsal sağlığına daha çok dikkat etmeye başladığını belirtti. Bu, bana farklı toplumsal grupların ve bireylerin ruhsal sağlık sorunlarına nasıl farklı tepkiler verdiğini gösterdi.
Sosyal Adalet ve Ruhsal Sağlık
Bipolar bozukluk testi, sosyal adalet çerçevesinde ele alındığında, özellikle düşük gelirli ve azınlık grupları için daha da karmaşık bir hal alabiliyor. Ruhsal hastalıkların tedavi edilmesi, sadece biyolojik bir mesele değil, aynı zamanda sosyal bir mesele de olmalı. İstanbul’daki mahallelerde, küçük bir çocuk parkında yürüyüş yaparken ya da market alışverişi yaparken, insanların birbirlerine olan tavırları bazen ruhsal sağlık sorunlarını daha da derinleştiriyor. Birçok kişi, ruhsal hastalıkları hala bir zayıflık ya da utanç kaynağı olarak görüyor. Bu da, bireylerin bipolar bozukluk gibi hastalıkları kabul etmelerini ve tedavi almalarını engelliyor.
Ruhsal sağlık, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi konularla sıkı bir şekilde ilişkilidir. Bipolar bozukluk testi yapmak, sadece bir psikiyatristin görevi değil, aynı zamanda toplumun her bireyinin bu tür konularda daha bilinçli olmasını gerektiriyor. Bizler, sokakta, işyerinde ya da sosyal çevremizde karşılaştığımız bireyleri, ön yargılarımızdan arındırarak daha sağlıklı bir şekilde anlayabiliriz. Her birey, sosyal cinsiyeti, etnik kimliği ya da gelir düzeyine bakılmaksızın, duygusal ve ruhsal sağlığını ön planda tutmalı ve doğru tedaviye ulaşabilmelidir.
Sonuç: Ruhsal Sağlıkta Adalet
Bipolar bozukluk testi nasıl yapılır sorusuna, yalnızca tıbbi açıdan değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden de yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. İstanbul’daki sokaklarda ve hayatın içindeki her an, bu tür meselelerin daha fazla konuşulması gerektiğini bana hatırlatıyor. Ruhsal sağlık, herkesin hakkıdır ve her birey bu hakkı eşit şekilde kullanabilmelidir.